26 Ocak 2015 Pazartesi

   ‘’Selvi boylum al yazmalım’’
  
    Fazla söze gerek yok.Film anlatıyor her şeyi.Aşkı,sevgiyi,sadakati,bağlılığı...Her izleyişimde aşkı yeniden öğrendiğim bir film...Bir klasik yani...Çünkü film göze değil,kalbe hitap ediyor.Ama ben de yerinin ayrı olmasının asıl nedeni duygusal olması değil,hayatımdan parçaları bulmam...Hayatın gerçekleri gibi.Mesela bir söz geçer:’’Sahi neydi sevgi?Sevgi;iyilikti,güzellikti,dostluktu...Sevgi ‘EMEK’ti...’’Gerçekten de öyle artık herkes birbirini seviyor.Ağzı olan herkes seviyorum diyor.Ama kuru kuru seviyorum demekle olmuyor...
    Aşk ne farklı şeydi öyle;cennette gibiydin...Coşkun bir nehir gibi kabarıyordu yüreğin,nefes alamıyordun,kalbin sığmıyordu yerine...En soğuk kış bile bahardı senin için...Her şeyde bir iyilik buluyordun...Kısacası Polyanna gibi olmaktı aşık olmak...Ama gerçekten aşıksan böyle hissediyordun.Ve bu duygu azalmıyordu hiç bir zaman,yaşananları hele de o en güzel zamanları unutamıyordun hiç... O alev durulduktan,aşkın külleri olduktan sonra olgunlaşıyor artık,aklı devreye geçiyor artık.Ama silinmiyor hatıralar.Çok acı çekiyor.Seçim yapmak zor geliyor ama fedakar insanlar hakederler aşkı.Bir söz vardır duymuşsunuzdur belki.’’Bir kadının kaderi sevdiği erkeğin ihaneti ile sevmediği erkeğin sadakati arasında çizilir...’’Filmde anlatılanda tam olarak bu işte.Asya(Türkan Şoray),İlyas(Kadir İnanır)’ı seviyordu elbet.Ama ihanetini affedemezdi...
    Cemşid(Ahmet Mekin) ise gerçekten sevmişti Asya’yı.’Emek’ vermişti,iyilik etmişti,dostça,güzellikle yaklaşmıştı ona...Çocuğu baba bilmişti onu.Yıllar sonra Asya İlyas’ı görünce elbet bir kıvılcım doğdu o aşkın küllerinden ama çok geçti her şey için...O kasıp kavuran yeller,o çılgın bir nehir gibi kabaran yürek durulmuştu çoktan...Artık bahar bile fırtınalı bir kıştı...
    Artık gelse bile ne değişecekti?Eskisi gibi nasıl olunurdu?Olmazdı.Olamazdı...Hiç bir şey eskisi gibi olamazdı.Zaman geçtikçe her şey değişmişti...İlyas’a geri dönemezdi Asya.Yapamazdı bunu...Sevgiyi hakeden Cemşid’di.Çünkü;’’SEVGİ; İYİLİKTİ,GÜZELLİKTİ,DOSTLUKTU.SEVGİ ‘EMEK’Tİ...’’
     Artık unutmak lazımdı.Her şeyi silmek lazımdı.Veda etmek lazımdı...Böyle bitmesi kötüydü belki ama olmazsa olmuyor işte.Aynı yeri bulmuyor artık...
     Ve acı da olsa İlyas kabullendi bunu.
Şu sözler döküldü dudaklarından:’’ELVEDA ASYA...SELVİ BOYLUM...AL YAZMALIM...BİTMEMİŞ TÜRKÜM BENİM...ELVEDA...’’






25 Ocak 2015 Pazar

Defalarca sordum kendime ne yaptım ben diye?Aşkım uğruna nelerden vazgeçtim diye.Ben ailemden,arkadaşlarımdan,en çok da kendimden vazgeçmiştim.Kendimden utanmıştım.İlkimdi,ilk göz ağrımdı,ilk aşkımdı.Her şeyimdi.Ona güvenmiştim.Hem de o bana verdiği sözü tutmayıp aramızda olanları arkadaşlarına anlatsa bile.Ona güvenmek istiyordum.Bana yalan söylemiş ve söyleyecek olsa da güveniyordum ve güvenecektim.Ve öyle de oldu.Beni defalarca kırdı.Ama her hatasında gözümü yumdum.Bana söylediği o sözü hatırladım.''Sadece bana odaklan,başka hiç bir şeyi kafana takma.''Bu sözünü hatırladıkça her şeyi görmezden geldim.Çünkü odaklandığım şey kalbimin binlerce parçaya ayrılışı değil onu her geçen gün daha da çok sevdiğimdi.Ama onun umrunda değildim,gram umrunda değildim.O hep benden gitti.Oynamaktan sıkılıp geldiği evi gibiydim.Her gelişinde gideceğini biliyordum.Benden sıkılacağını biliyordum.Ama her yalnızlığında da bana geliyordu.Bunu da biliyordum.Kalbim ne kadar kırık olsa da bi ''Naber?'' mesajıyla yumuşuyordum.Bana yakın olması için çok büyük şeyler yaptım.Her kızın kaldıramayacağı...Sonsuz aşkın Leyla'sıydım.Ama o hiç bir zaman Mecnun olmamıştı.Mecnun'u eksik bir Leyla'ydım.Çok sevmiştim ama.Adımı söylediğinde kalbim yerine sığmıyordu.Dokunuşu titretiyordu bedenimi.O farklıydı.Herkesten.her şeyden farklıydı.Bu aşk başkaydı bambaşkaydı diğer aşklardan...Ama acı doluydu...Onun için öteki kadındım,kolay kadındım,cepte olandım...Ama ben her zaman ONA ODAKLANDIM,HEP DAHA ÇOK SEVDİM.Bana nasıl davranırsa davransın,kalbimi ne kadar kırarsa kırsın...O benim ilkimdi.İçimi ısıtan güneşim,kalbimi aydınlatan yıldızım,yaşama amacımdı...Her şeyimi kaybetmiştim hayatta...Her şeyi kaybetmeyi göze almıştım onun için...Bilmediği çok şey vardı.Söylenen şeyler farklıydı suskun kaldıklarımdan...En nefret dolu sözüm bile aşk doluydu,buram buram sevda doluydu.Göremedi...O benden gittiğinde yıkıldım.Çünkü bu gidiş farklıydı.Dönüşü yoktu.Başka ellerdeydi.Yine onu üzeceklerdi.Kendimden geçtim ben ona kıyamadım.Ama bana koyan bir şey vardı.O da aşkıma,sevgime inanmayışıydı.Ona bunu nasıl kanıtlarım bilmiyorum.Öyle seviyorum demekle olmuyor elbet.Ama ay şahit bana,yıldızlar şahit;gece onun için döktüğüm göz yaşlarıma...Her uyandığımda adını sayıklayışıma...Hep aklımda oluşuna,hayallerimde oluşuna...Ama o inanmadı.İnanmadı...Bana bu koydu işte.Gerçekten koydu.Ben hayatımda hiç bu kadar yıkılmamıştım.Canım çok yandı be.Kalbim çok kırıldı.Ama uslanmıyor gönül.Dinlemiyor beni sorsalar yine derim.''EVET ULAN SEVİYORUM,DELİ GİBİ SEVİYORUM.OROSPU OLMAYI BİLE GÖZE ALACAK KADAR SEVİYORUM.KİMSEYİ UMURSAMAYACAK KADAR SEVİYORUM.APTALIM ÇÜNKÜ.BİR 'GELDİM' LAFINA BİLE TAV OLACAK KADAR SEVİYORUM.AŞKTA BİR APTALIM BELKİ.AMA ÖLENE KADAR BU AŞKIN APTALI OLMAYA RAZIYIM BEN...''